Küresel iklim değişikliğinin zararları tüm canlıların yaşamını, ekolojik dengeyi olumsuz olarak etkiliyor. Araştırmalar yağış rejiminin değişmesi nedeniyle tarım alanlarının kuraklaştığı, tarımsal ürünlerin olgunlaşma sürelerinin değiştiği, bazı tarım alanlarının sel suları altında kalarak kullanılamaz hale geldiği, deniz suyunun yükselmesi ile tuzlanmasının sonucunda tarımsal verimliliğin düştüğünü gösteriyor. Bu durum dünya genelinde gıda ve enerji güvensizliğine yol açıyor.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun UNFPA 2022 yılının kasım ayında yayımladığı bir rapora göre dünya nüfusu 8 milyar kişiye ulaştı. Dünyanın 2030'da 8,5 milyar, 2050'de 9,7 milyar, 2100'de ise 10,4 milyar nüfusa ulaşması bekleniyor. Birleşmiş Milletler, nüfus artışından dolayı çok sayıda ülkenin acil gıda yardımına ihtiyaç duyacağını ve gıda üretiminde ciddi bir tehditle karşı karşıya kalacağını aktarıyor. Dünyadaki bu hızlı nüfus artışı, tarım arazilerinin verimli kullanımını ve temiz enerji ihtiyacını zorunlu hale getiriyor. Aynı zamanda IPCC’nin (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli) Değerlendirme Raporlarında, küresel iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin dünyada su kıtlıklarına, kuraklıkların artmasına, tarımsal verimliliğin düşmesine, gıda fiyatlarında dünya genelinde %85’e varan artışların gerçekleşmesine neden olacağı öngörüsünde bulunulmaktadır. Bu veriler ışığında temiz su, gıda ve enerjinin sürdürülebilirliği insanlığın geleceğinde kilit bir role sahiptir. İklim değişikliğinin yarattığı olumsuzlukların önüne geçilmesi ve daha yaşanası bir dünyanın sürdürülebilmesi için yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ise son derece önemlidir.
İklim değişikliği ile mücadelede, ekosistemin sürdürülebilirliğini sağlamak, tarımsal verimliliği, üretimi arttırmak ve biyolojik çeşitliliğin korunması için sera gazı emisyon azaltım çalışmaları ve uyum politikaları uygulanmakta, farklı metotlar ile yenilikçi çözümler için çalışılmaktadır. Bu yenilikçi adımlardan biri gıda üretimiyle aynı zamanda temiz enerjinin üretildiği agrivoltaik tarımdır. Kurak alanların tarıma elverişli hale getirilmesi hedefiyle uygulanan agrivoltaik üretim uygulaması(GES tarım sistemleri), tarımsal üretimi temiz enerjiyle gerçekleştirmeyi sağlıyor. Güneş panellerinin altında mahsul yetiştirme uygulaması olarak da tanımlanmaktadır. Agrivoltaik tarım sisteminde bir yandan belirli bir toprak parçası üzerinde fotovoltaik panellerle elektrik üretilirken, diğer yandan panel aralarında veya panellerin alt taraflarında tarım için uygun alanlar oluşturulmaktadır. Bu sayede hem etkin olarak güneş enerjisi üretilebiliyor hem de tarım bitkileri verimli bir şekilde yetiştirilebiliyor. Agrivoltaik tarımla arazi kullanımının iki katına yükseltilmesi ve dünyanın artan gıda ihtiyacını karşılamaya yardımcı olması hedeflenmektedir. Güneş enerjisi üretimi ile tarımı aynı arazi üzerinde birleştirme sistemi, su tasarrufunu, toprak verimliliğini artırma gibi faydaları vardır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün yaptığı bir araştırmaya göre üç milyardan fazla kişi su kıtlığının yüksek olduğu kırsal bölgelerde yaşıyor. Bu yüzden su tasarrufu dünyanın dört bir yanında her geçen gün daha önemli hale geliyor. Agrivoltaik tarım sistemleri ile tarımsal arazilerde kullanılan su miktarları azami ölçüde azaltılıyor. Panellerin alt kısımlarında yetiştirilen bitkilerin sulanması ile panel altlarında mikro bir iklim oluşuyor. Panelin alt kısmında, gölgede kalan toprak daha uzun süre nemli kalıyor ve bitkilerin büyüyüp gelişmesi için ihtiyaç duyduğu su, nemli topraktan sağlanabiliyor. Gölgeli ortamı seven uygun bir bitki seçilip bu sistemle yetiştirildiğinde bitki verimliliği artıyor.
Dünyada da agrivoltaik tarım sistemini başarıyla uygulayan ülkeler var. Avrupa Birliği de, güneş enerjisi santrallerinin tarımla entegrasyonunun ticari açıdan uygulanabilirliğini kanıtlamayı amaçlayan yeni bir agrivoltaik girişimini hayata geçirmeyi planlamaktadır. Bu projeyi, Alman yenilenebilir enerji şirketi BayWa destekliyor. BayWa şirketi; AB temsilcileri, arazi sahipleri ve yerel topluluklarla birlikte çalışarak agrivoltaiklerin ticari uygulanabilirliğini geliştirmeyi ve Avrupa’da meyve ve mahsul yetiştiriciliği için etkili bir iklim adaptasyon stratejisi olarak faydalarını göstermeyi amaçlıyor. BayWa, projeyi hayata geçirmek için, AB’nin LIFE Programı’ndan 6,5 milyon Euro destek almıştır. Bu fon ile şirket 2027 yılına kadar beş Avrupa ülkesinde “agrivoltaik” olarak adlandırılan altı proje inşa etmeyi hedefliyor. Avrupa Birliğinde yapılan bir araştırmaya göre, Avrupa Birliğinin toplam tarım arazilerinin sadece yüzde 1’inde tarım ve güneş enerjisi üretiminin entegre edilmesiyle, AB’nin 2030 güneş enerjisi üretimi hedefine ulaşmasını mümkün kılacağı yönündedir.
Fransa’nın kuzeydoğusunda bulunan Amance kasabasındaki bir çiftliğin üzerine beş binden fazla güneş panelinin yerleştirildiği bir pilot proje bulunmaktadır. Bu paneller, yoğun zamanlarda 2.5 megavat güç üretme kapasitesi barındırıyor. Çeşitli ortaklarla iş birliği içinde olan Belçika menşeli VITO firması, 2019 yılından beri Solar Crop projesini yürütmekte ve proje kapsamında, armut ağaçları ve ekili şeker pancarı alanlarının hemen üzerinde güneş panelleri bulunuyor. Yunanistan’da fotovoltaik sistemle aromatik bitkiler ve çiçekler yetiştiriliyor. İspanya’da enginar ve brokoli gibi bitkiler, güneş panelleri altında yetiştiriliyor. Hollanda’da hayata geçirilen ahududu üretimi odaklı “BayWa ” projesi ise Avrupa'nın en büyük agrivoltaik tarım projelerinden biri olarak kabul ediliyor. Fransa, İspanya ve Hollanda’da “yenilikçi finansman modeliyle” güneş panelleri meyve tarlalarıyla birleştirmenin olasılığını test etmeyi amaçlamaktadır. Almanya, İspanya ve İtalya’daki üç projede ise, yazlık ve kışlık buğday, soya gibi ekilebilir ürünlerin yanı sıra tarımsal güneş enerjisini yaygınlaştırmanın yolları araştıracaktır. Güneş açısından çok zengin bir ülke olan Tanzanya, iklim değişikliği nedeniyle yağışların azalması sonucunda tek bir hasat yapılmaktadır. Bu nedenle Tanzanya’da bazı çiftçiler agrivoltaik tarım yapıyor. Geçen yaz Şili’de damla sulama yöntemi uygulanan bir fesleğen tarlasında yapılan ölçümlerde, agrivoltaik panellerin altındaki toprakların yüzde 29 daha nemli olduğu tespit edildi. Gölge nedeniyle daha az suyun topraktan buharlaşması, çiftçilerin daha az suya ihtiyaç duymasını sağlamaktadır. Dünya genelinde uygulanan agrivoltaik tarım sistemi Türkiye’de yılın her döneminin doğrudan güneş alması ve geniş tarım arazilerine sahip olması nedeniyle önemli bir potansiyel barındırıyor.
Küresel ısınma nedeniyle geleneksel tarım yöntemlerinin dışında çözümler üretmek gerekiyor. Zira dünyadaki hızlı nüfus artışı ve sınırlı su kaynakları gıda krizi yaşanacağını gösteriyor. Öte yandan küresel ısınmanın meydana getirdiği zararlı sonuçlardan dolayı her ülkenin kaynaklarını dikkatli kullanması ve gezegeni koruyacak projeleri zaman kaybetmeden hayata geçirmesi gerekiyor. Bu yenilikçi modellerle tarımsal verimlilik ve üretimi arttırmak ve dünyanın artan gıda ihtiyacını karşılamaya yardımcı olmak amaçlanıyor.(Kaynak: temizenerji.org, BBC Türkçe)