Gün geçmiyor ki zam haberleri ile güne uyanmayalım efendim!
Akaryakıttan elektriğe, doğalgazdan su tüketimine ciddi oranlarda zam...
Bu zamlar yüzdesi neye göre hesaplanarak yapılan zamlar; halk olarak bilmiyoruz ama eyvallah diyerek, uygulamayı kabul ediyoruz.
Peki ya diğer zamlar?
Etiket fiyatlarını artık takip edemeyen vatandaş, ne yapacağını bilmiyor! Markete gittiğinizde gördüğünüz etiket fiyatını, birkaç gün sonra gittiğinizde görmeniz pek olası değil. Fahiş fiyatları, kim neye göre belirleyip arttırıyor muamma...Ciddi takipsizlik söz konusu bunu da konu açılmış iken belirtelim. Yasa ve yaptırım uygulamasında ciddi eksiklikler var, yaşadığımız vaziyet onu gösteriyor.
Bu artan fiyatları alış veriş yaptığınız yere soruyorsunuz haklı olarak;
-"Kardeşim, bu fiyat önceki gün böyle iken bugün neden böyle?" diye...
Verilebilecek cevapları duymaya pek alıştığinız için;
verecekleri cevabı aslında önceden tahmin edip, bilebiliyorsunuz. Ama yine de soruyorsunuz bildik cevaplar yine alınacak mı?
-"Şey efendim, kem küm falan filan işte biz de toptancıdan bu fiyata aldık, üzerine küçük bir meblağ koyduğumuz kâr payı ile maalesef bu fiyata satmak durumunda kaldık."
İşte biz de onu soruyoruz;
"Bu fiyatları kim neye göre belirliyor?"
Yok buna cevap alamıyorsunuz.
Verebilecekleri bir cevap yok çünkü...!
Esneklikler varolduğu müddetçe;
Kem küm ederek atlarını diledikleri gibi koşturmaya devam edecekler.
Sayın yetkililer lutfen!
Bakın!
Ekonomi içleracısı durumda ve iyiye giden bir hal yok. İnsanların alım gücü gittikçe zayıflıyor. Kira bedelleri ise ayrı bir başlık ile uzun uzun anlatılabilecek bir mevzu...
Ona da ayrıca değiniriz ki; asgari ücret alan bir vatandaşın, kanayan yarası olarak karşımızda...
Bütün bunlar ile Dünya'da; en pahalı ülke rekorunu kırmaya çalışmak ile iddiaya oynuyoruz adeta...
Bu pahalılık, yurt dışından gelenlerin de dikkatini çekmek ve cebini acıtmaktadır.
Esnafa ve ekonomiye ciddi kazanımlar sağlayan gurbetçi vatandaşımız;
-"Türkiye böyle değildi, şimdi çok pahalı ve biz artık sevdiklerimize Türkiye 'den hediyeler götüremiyor ve biz bile alış veriş kısıtlamaları yapmak durumunda kalıyoruz."
diyorlar.
Bunu euro - TL karşılaştırması yaptığımızda; para birimi euro ve yaşam şartları iyi olan, avrupa ülkesinde yaşayan biri söylüyor ise; benim yurttaşım ne yapsın öyle değil mi?
Hazır Avrupa, euro demişken Turizm sektörüne de şöyle bir bakalım.
Turkiye, ucuz ve kültür zengini bir ülke olarak; Turistlerin gözbebeği idi. Şimdi turistik bölgeler maalesef ki o canlılığını yitirmiş durumda.Türkiye ekonomisi, uzun dönemler turistten gelen döviz ile hareketlenirken; şimdilerde ise sektör ciddi bir çöküş yaşıyor. Pandemi döneminden sonra toparlanmaya çalışan sektörde: artan ekonomik bunalımın etkisi ile yüzlerce otel iflasını duyurdu.
Buradan Turizm'in de nasıl bir sekteye uğradığını anlayabilmek zor değil. Turizm, başlı başına ekonomiye katkı sağlayan faktör ve kültür açısından da büyük bir zenginlikti.
O kaynak da maalesef ki kesilmiş durumda.
Sayabileceğimiz daha birçok madde ile Türkiye ekonomisini anlatmamız mümkün.
Bu gidişata dur diyebilecek illa ki birşeyler vardır.
Yazık bu güzellik abidesi ülkeye...
Yazık bu halka, turizmine, sanayiisine, toprağına hakikaten yazık!
Yazık, üretmek için canını koymuş çalışanına...
Bu güzel ülkenin, geleceğine yazık!
Umutlarımız, beklentilerimiz elbette ki devam ediyor. Yine kalkınan, canlanan bir ülke olacağımızın inancı elbette ki yüreğimizde...
İnanç varolduğu sürece umutta hep var olacaktır.
Şöyle bir gerçek de var ki!
Güçlü siyaset, güçlü ekonomi, güçlü sanayii güçlü bir ülke demektir.
Yeni nesillerin vatanı olacak bu ülkeye ve değerlerine yazık etmeyin!
Gönlümüzde ki umut çiçeklerinin solmaması dileği ile...
Sevgiyle kalın efendim.